Paptircem: Cesaret, üretimin en değerli parçası

Türkiye’nin en çok dinlenen müzisyenleri arasında yer alan isimler, son yıllarda “meydan okuma” serisi Red Bull 60 Seconds ile hem farklı bir deneyime imza atıyor hem de yeni müzik aletleriyle tanışıyor. Sanatçıların müzikal yeteneklerine odaklanan proje kapsamında başarılı müzisyenler alışık olmadıkları yerel müzik aletleriyle 60 saniyelik bir performans ortaya koyuyor. Biz de 2023 yılında bu proje kapsamında daha önce hiç çalmadıkları enstrümanlarla tanışan Evrencan Gündüz, Paptircem, Nova Norda ve KÖFN grubundan Bilge Kağan Etil ile söyleşi yaptık. Müzisyenlerin performanslarını Red Bull’un sitesinden ve sosyal medya hesaplarından izleyebilirsiniz.

Söyleşiye imza attığımız üçüncü isim geçen yıl Red Bull 60 Seconds serisinin üçüncü konuğu olan Paptircem. Geçen yıl çıkardığı teklilerle adından söz ettiren, “Padişahım” şarkısıyla Spotify’da 14 milyondan fazla dinlenen genç müzisyen, yerel enstrümanlarımızdan bendir ile 60 saniyede zamanla yarışmıştı. Paptırcem ile hem projeyi hem 2023’ü hem de yeni yıldan beklentilerini konuştuk.

‘HİÇ UNUTAMAYACAĞIM BİR YIL’

Sizin için hem duygusal hem kariyer anlamında nasıl bir yıl oldu 2023?

2023 hayatımda hiç unutmayacağım bir yıl oldu. Benim için bol üretimli ve verimli bir yıl oldu, ancak ülkece yaşadığımız deprem süreci beni gerçekten çok sarstı. O dönem hem kenetlenmeyi, yardım etmeyi hem de yaşamın değerini, sevdiklerimizle yaşadığımız günlerin kıymetini bilmemenin ağırlığını hissettim. Bu hisler, üretimime de şarkılarıma da yansıdı. O yüzden ürettiğim şeylerdeki samimiyetin giderek arttığını hissediyorum.

Red Bull 60 Seconds serisine bendir çalarak katıldınız. Sizi daha önce hiç kullanmadığınız bir enstrümanla buluşturan bu projeyi duyduğunuzda neler hissettiniz?

Ben bendiri her duyduğumda çok güçlü ve tüyler ürpertici bir sesi olduğunu düşünürdüm. O yüzden öncelikle bana bendir geldiği için çok mutlu oldum. Biraz agresif ve güçlü hissettiren bir enstrüman olduğu için, yine bana güçlü ve agresif hissettiren başka bir müzik türü olan dubstep’le birleştirmek geldi aklıma. Yola çıkarken çok abes kaçacağını, yakışmayacağını düşünüp endişe etmiştim, ancak bence çıkan iş çok güzel oldu. Uzun zamandır bir müzik projesi üzerine çalışırken bu kadar heyecanlanmamıştım.

İlk defa bu enstrümanı deneyimlemek sizin için nasıl bir anlam taşıdı? Sizin gibi daha önce hiç bendir deneyimlememiş kişilere neler söylemek istersiniz?

Aslında yalnızca yeni bir enstrüman değil, yeni herhangi bir işe ilk adımlarımızı atarken söylemek istediğim bir şey bu: korkmamak. Sonucunun kötü olma ihtimaline karşı bile cesurca o adımları atabilmek, bence üretimin en değerli ve en güçlü parçası. Bizden çıkacak herhangi bir sonucun “kötü” olabileceğine dair geliştireceğimiz cesaret hem bu lokal enstrümanları denerken hem de hayatımızda başlayacağımız her yeni ilgi alanında bizi çok daha tatmin edici yerlere getireceğine inanıyorum.

‘YAPTIĞIM İŞİN EN TATMİN EDİCİ YANI…’

Bu projede olduğu gibi siz de kendinize meydan okuma (challenge) yaratıyor musunuz? En son hangi meydan okumayı başarıyla atlattınız?

Benim takipçilerimle yaptığım bir challenge var aslında: PaptirJam. Sosyal medya platformları üzerinden takipçilerime bir anket açıyorum. Kafamda hiçbir fikir yokken onların kararlarına göre ortaya bir şarkı çıkaracağımı söylüyorum ve iki seçenekten oluşan bir anketle beni yönlendirmelerini istiyorum: “Hızlı mı, yavaş mı?”. Çıkan sonuca göre ankete bir yenisi ekleniyor: “Gitar mı, piyano mu?”. Takipçilerimin cevaplarına göre ortaya yepyeni ve tüm kararı onların verdiği bir şarkı çıkmış oluyor. Ardından ortaya çıkan bu altyapıyı takipçilerimle paylaşıyorum. Ve bu altyapı üzerine ne isterlerse yapmalarını istiyorum. İsterlerse enstrümanlarıyla solo atabilirler, isterlerse söz yazabilirler, çizim yapabilirler. Bana yaptığım işin en tatmin edici tarafı ne diye sorsanız, bu jammingleri söylerdim sanırım.

Bu deneyimin ardından bendirle olan ilişkiniz nasıl şekillendi? Bu deneyimden sonra enstrümanla ilişkiniz devam etti mi?

Hep denediğim, ama daha önce hiç kaydetmeye çalışmadığım için yarım yamalak çaldığım bir enstrümandı bendir. Dediğim gibi karakteristik özelliklerini çok seviyordum. Ama “basit” sandığım bu enstrümanın o kadar çok tekniği varmış ki, araştırırken ne kadar zor olduğunu anlamış oldum. Bir parçamda kullanmak için çok heyecanlıyım.

Hayatınızın hangi döneminde hangi enstrümanlarla tanıştınız ve günümüze kadar çalmaya devam ettiniz?

Ben müziğe minik bir curayla başlamıştım. Kulaktan duyduğum şeyleri çalmaya çalışıyordum. Bu sanırım 7-8 yaşlarında oluyor. Ardından babamın oyuncakçı dükkanından aldığım minik bir oyuncak piyanoyla hayatım değişti. Bana çok etkileyici gelen bu oyuncaktan sonra, ilk gerçek bir piyano gördüğüm anı hiç unutamıyorum. Ama piyanoyla değil, konservatuar hayatıma kemanla başladım 10 yaşımda. Kolum o kadar ağrıdı ki, zaten asıl istediğim piyano bölümüyle alanımı değiştirdim. O günden beri piyano benim ikinci dilim gibi, tüm derdimi onunla anlatmayı seviyorum. Abimle birlikte gitar ve davul dünyasına hakimiyetim arttı. Ancak hiçbirinde uzmanlaşmadım tabii. Elime ne geçerse kurcalamayı ve biraz olsun tıngırdatabilmeyi seviyorum. Ama çalıyorum diyemem.

2024 HEDEFLERİ…

Ürettiğiniz parçalarda size daha çok ne veya kimler ilham oluyor?

Samimiyet içeren her olay, anı, insan, iş, parça, sanat eseri bana ilham olabilir. Dünyayı ve kendini olduğundan daha büyük görmeye çalışan, kendini eleştirmeye açık, soru soran ve hiçbir fikrin savunucusu olmayan herkesten çok etkileniyorum. Özellikle cesur insanlardan.

2024 için kendinize hedefler koydunuz mu?

Daha çok dinlemek, daha az konuşmak, daha çok öğrenmek, okumak. Daha huzurlu bir hayat için gereken dinginliğe eskisine göre daha önem veriyorum. Dolayısıyla çok büyük şeyler istemiyorum, en zorunu istiyorum; huzur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir